Suriye, ekonomik krizden çıkış hariç bütün iç ve dış politik gelişmelerin anahtarıydı ve kilit 12 yıldan sonra artık açıldı. Şu ana kadar Türkiye’nin Esad yönetimine yönelik sıcak mesajlarına ne ÖSO’dan ne de PKK’dan esaslı bir itiraz gelmemesi, arka planda derin ilişkilerin yürüdüğünü ve sonuç aldığını gösteriyor olmalı.
(The Turkish Post) – İçerde erken seçim gündemini, İktidar ile Muhalefet arasındaki “normalleşme” veya “yumuşama”nın âkibetini, Kürt sorununun seyrini; dışarda “Üçüncü Dünya Savaşı’nın davul-kös seslerini, Gazze’deki katliamın ne zaman duracağını ve İsrail’in Lübnan’a saldırı hazırlıklarını, hatta Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın seyrini her birinin yekdiğeriyle ilişkisini kurarak çözümlemek için açılan bu kilide odaklanmalısınız. İç savaşının başından itibaren Türkiye’nin bu güney komşusu ile ilişkilerini askıya alması ve Suriye topraklarında verdiği savaş kendi bağımsız iradesini aşan dinamiklere ve aktörlerin kararlarına bağlandı ve Türkiye kendine biçtiği rolün esiri oldu.
Hatırlayın: Çiçeği burnunda Başbakan Binali Yıldırım rüştünü ispat için Suriye ile ilişkileri düzeltmekten bahsedince sağlam bir zılgıt yemiş ve bu konuda ağzını tekrar açamamıştı.
12 yıldır kapalı duran paslı kilidin son bir hafta içinde açıldığı ilan edildi. Sözlerini kuyumcu terazisinde tartarak sarfeden Dışişleri Bakanı Hakan Fidan “İktidarı ve muhalefeti ile bütünleşik hale gelmiş Suriye”nin, Türkiye’nin mülteci ve terör sorununa ayrı ayrı olumlu katkıda bulunacağını söyledi. Arkasından en yüksek makamdan en yüksek tonda onay geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan Beşar Esad’ın ailesi ile “ailecek” görüşebileceklerini, ilişkileri eskisi gibi normalleştirebileceklerini beyan etti.
Mesele önemli, çok ama çok önemli. İç politikadan dış politikaya kadar Türkiye’nin yönünü, bölgedeki uluslararası dengeleri değiştirecek kadar önemli.
Her şeyden önce Türkiye’nin İdlib başta olmak üzere Kuzey Batı Suriye’de ÖSO üzerinden kurduğu askerî kontrolden vazgeçmesi gerekecek. Daha önce böyle bir yakınlaşmanın dedikodusu bile ÖSO mensuplarını ayaklandırmaya yetmişken, şimdi kimseden ses çıkmıyor. Demek ki Suriye Merkezî hükümeti ile temaslar ilerlemiş ve ÖSO’nun da razı olacağı bir uzlaşma sağlanmış. Türkiye’nin stratejik önceliği, Kuzey-Doğu Suriye’deki Kürt özerk bölgesinin Batı’ya doğru genişlemesini engellemek olduğuna göre, uzlaşma bu konuda garantiler sağlamış olmalı. Zaten Hakan Fidan “PKK terörü ile mücadelede” Suriye merkezi yönetiminin önemli bir aktör olacağının altını çiziyor.
Kuzey Doğu Suriye’deki PKK yönetiminin, Suriye ile Türkiye arasındaki yakınlaşmaya gerçekçi ve bu sebepten olumlu yaklaşma ihtimali yüksek. Batı’ya, yani Akdeniz’e doğru genişleme şansları yok. Bu durumda bölgesel hakimiyetlerine garantiler veren Merkezî Suriye yönetimi ile uzlaşabilirler. Böyleye ABD “out”, Suriye “in” olabilir. Oluşacak yeni denge Türkiye’nin de işine gelebilir. Zira Türkiye’nin içini karıştırmaya kalktığında düşman hem belli bir adreste hem de hakkından gelinecek yakınlıkta olacak.
Şu ana kadar Türkiye’nin Esad yönetimine yönelik sıcak mesajlarına ne ÖSO’dan ne de PKK’dan esaslı bir itiraz gelmemesi, arka planda derin ilişkilerin yürüdüğünü ve sonuç aldığını gösteriyor olmalı.
Suriye iç savaşı, İsrail’in güvenliği için bir vekalet savaşı olarak sürüyordu. Gazze’nin işgali ve Lübnan’la savaş ihtimali ABD’nin İsrail’in güvenliğini sağlamak üzere kullandığı araçlarda bir değişikliğe yol açmış olmalı. Bunun için Suriye’nin, İran’ın kucağından indirilmesi gerekiyor. Suriye’nin Türkiye ile, Türkiye’nin kabul edeceği şartlarda uzlaşabilmesi, bir statükoya dönüşen iç savaşın sona ermesi için İran’dan vazgeçmesi lâzım. İran, yalıtılmış bir günah keçisi ve şamar oğlanı olarak ABD’nin çok işine yarayacak.
Denklemin en önemli aktörü ise Rusya. Türkiye’nin açtığı paslı kilidin Rusya’ya potansiyel etkilerini gözden kaçırmayalım.
NATO’nun 2022 stratejik belgesine göre, Rusya Çin ile birlikte küresel güvenlik tehdidi olarak belirlenmişti. Rusya, Ukrayna ile uzayan savaş yüzünden çaptan düştü ve tehdit olmaktan çıktı. Şimdi tam tersine, Çin’den gelen ekonomik tehdidi frenlemek için ayakta kalması tercih ediliyor. Tek başına Türkiye’nin BRICS’e yaklaşma teşebbüsü ve Suriye’de değişen rolü, Rusya ile dengede tuttuğu ilişkilerden ABD’nin memnun olduğunu ve hatta destek bulduğunu gösteriyor. Rusya da NATO üyesi Türkiye’yi kaybetmemek için azami dikkat sarfediyor. Kısaca Türkiye Suriye ile ilişkilerini düzeltirken ABD’den de destek almış görünüyor.
Hakkı teslim edelim. Bu analiz doğruysa, birbirine rakip hatta düşman o kadar ülke ile çıkarlarını uzlaştıran böyle bir diplomasi büyük başarıdır.
Hem PKK’yı, hem ÖSO’yu, hem Esad yönetimini, hem Rusya’yı, hem ABD ve İsrail’i aynı yerde buluşturacak bir sonuç. Dışarda sadece İran kalıyor.
İktidar adına tek zayıf nokta var: Suriye ile ilişkilerin düzelmesi, iktidar değişikliği getirecek kadar kritik bir adım. CHP’nin iç savaşın başından bu yana taviz vermeden savunduğu politika, iktidarın bugün vardığı noktaydı. Müstakbel CHP iktidarı, Türkiye’nin Suriye’de yeni bir sayfa açması için en sağlam, inandırıcı ve hızlı adım olacak. Erken seçim biraz da işte bu yüzden gündeme ağırlığını koydu. Bir buçuk yıl içinde yapılacak bir erken seçimin getireceği iktidar değişikliği önemli stratejik aktörler tarafından hemen bugün satın alınacak bir durum, en başta da Suriye ve bu değişimi planlayan ABD açısından. Erken seçimin gündemde kalması, gidici olduğu kesinleşen iktidarın fiilen değişmesi kadar önemli.
Mültecilerin geri dönmesi de önemli değil, geri dönmelerinin umut edilmesi bile bu sorunu hafifletecek.
Gördüğünüz üzere Suriye, ekonomik krizden çıkış hariç bütün iç ve dış politik gelişmelerin anahtarıydı ve kilit 12 yıldan sonra artık açıldı.
Comments